Bir plan-sekans denemesi olarak; “NEFES” filmi projesi
Plan-sekans yöntemi gerçekçi sinemanın gerçekliğe daha da yaklaşmasını sağlıyor. Kurgusallıktan kurtarılmış ve peş peşelikten ziyade akıcı bir süreklilikte seyreden anlarda, gerçeğin yeniden temsili ile uğraşan sinema türleri için plan-sekans çok önemli bir yer tutuyor. Yalnızca tekniğini değil oyuncusunu ve tüm set bileşenlerini de önceden neredeyse milim milim çalışılmış bir dünyaya davet ediyor.
Plan-sekans kamera önünde oyuncuların performansını, kamera arkasında diğer set bileşenlerinin, yazarın ve yönetmenin maharetini sergilemesi açısından büyük bir fırsat sağlıyor. Gerçeğin içerisinde gerçeği aktarmak adına devinen set ekibi, bir nebze de olsa gerçeği yakalama fırsatı ediniyor.
2016 yılında Yüksek lisans bitirme projem olan plan-sekans tekniği ile çekilen “NEFES” film projemin hedeflenen ve nihai olarak elde edilen sonuçlarını irdelemeye çalıştım. Bunu yaparken de kuramsal olarak tartıştığım şeylerin hepsine daha önce deneyimlemediğim bir set ortamı yaratarak yansıtmaya çalıştım.
Plan-Sekans Tekniği İle Çekilmiş: “Nefes” Filmi
Plan-sekans tekniği ile çektiğim filmde kuramsal olarak “gerçek” olana ne kadar yaklaşabilirim üzerinden hareket etmeye çalıştım. Önceki başlıklarda uzun uzadıya anlattığım plan-sekansın zorunlu koştuğu çalışma yöntemlerini uygulamaya çalıştım.
En baştan beri senaryo olarak plan-sekans bir şey yazabilme fikri beni çok heyecanlandırdı. Diğer kurgusal işlerin aksine plan-sekans düşünmek, aynı zamanda ister istemez film evrenini iyi hazırlamaktan geçiyor. Kamera film evrenindeki gereksiz dahi olsa tüm detayları alacağından tam anlamıyla bir evren yaratmak ve bunu kağıda aktarabilmek (kamera hareketlerine varıncaya kadar) benim için biraz zordu.
Özellikle Hazal karakterinin monoloğunu uzun tutarak, plan-sekansta kamera ile neler yapabileceğimi tartmak istedim. Diyalogların filmde hedeflenen gerçekçiliğe uyumu adına, diyalogların gündelik ve ağıza tam oturur bir halde olmasına dikkat ettim. Yazım aşamasında diyaloglarımı kendi kendime sürekli test ettim.
Senaryoyu ve kuramsal takibi bitirdikten sonra, oyuncular ile görüşmeye başladım. Oyuncularla öncelikli olarak, plan-sekansın onlara oyun anlamında büyük imkanlar sağlayacağı üzerinden konuşmalar yaptık. Tıpkı bir tiyatro sahnesindeymişçesine bir performans gerektireceğinden bahsettim. Çekim günü yaklaştıkça, henüz daha mekân hazır değilken bile provalar yapmaya başladık.
Karakterler üzerine uzun uzun konuşma fırsatı bulduk, onlara örnek imaj/görseller attım. Çekimden bir gün önce de film evrenini görebilmek adına, filmin çekildiği evde birlikte zaman geçirme, film üzerine sohbet etme imkanı bulduk. Daha önce birbiriyle hiçbir projede yer almamış oyuncular da böylelikle birbirlerini tanıma fırsatı buldu.
Görüntü yönetmeni ve ben de (yönetmen olarak) çekim alanını tahayyül etmeye başladık. Senaryoda kurduğum film evrenini çekim alanında da geçerli kılmak adına ufak tefek detay düzenlemeye başladık. Çekim açılarını saptadık. Film plan sekans olacağından bir kamera yardımıyla oyuncuların, imgelerin konumlarını bir kağıt üzerinde saptamaya çalıştık.
Çekim günü geldiğinde, oyuncular, makyaj/ses/görüntü ekibi çekim alanına geldik. Oyuncuların kamera ile prova etmesine özen gösterdim. Kamera kayıttayken maksimum prova yapmaya gayret ettik zira oyuncular rolü prova ederken, biz de görüntü yönetmeni ile birlikte kameranın hareketlerini tayin edebildik. Oyuncuların odaktan kaçtıkları yerleri belirleyerek, onlara belli hareket alanları ve markeler verdik. İmgeler yerleştirdik.
Oyuncuların metni tam ezberlemiş olmaları çok mühimdi. Plan-sekansta en ufak bir dil sürçmesi bile, diyaloğu unuttuğu manasına geliyor ve her seferinde çekilen planın en başına dönmeyi zorunlu kılıyor. Bir yandan da her seferinde sürekli başa dönüyor olmak oyuncuyu bezdirebilecek de bir şey. Bu hassas dengeyi de gözetmeye çalıştım. Her seferinde kayıtlar arasında zaman boşlukları yaratmaya, oyuncunun silkelenmesine imkan vermeye gayret ettim.
Yönetmen;
Metin MAHDUM